3 Aralık 2014 Çarşamba

Özür özür özür :))

Uzuuuun zamandır yazı yazmadım, ama gerçekten vaktim olmadı...BU arada yorumlarınız için çooook teşekkür ederim hepinize tek tek cevap verdim ama bayağı gecikmeli olarak çoook özür dilerim...En kısa sürede belki bugün belki yarın yeni paylaşımlarla aranızda olacağım...

Sevgilerimle,

24 Ocak 2014 Cuma

Semizotlu Patates Salatası ve birkaç kitap önerisi...


Ayrıca bugün karne alacak olan kuzucuklarımı da tebrik ediyorum...Tatil'de bol bol dinlenin ve keyfinize bakın...Arada da bol bol kitap okumayı ihmal etmeyin ama :)) Ben kuzucuğuma kitap yetiştiremiyorum...Geçen hafta içinde aldığımız kitaplar da aşağıdakiler, okunmamış 2 tane kaldı :)Gerisi bitti :)


Yazar Christine Nöstlinger'in kitaplarıyla tanışmamız her zaman alışveriş yaptığımız kitapevimizdeki arkadaşın önerisiyle oldu...O 2 kitap önerdi, biz akabinde yazarın tüm kitaplarını aldık...Çocuk ve gençlik kitapları yazarı Christine Nöstlinger'in kitapları hakikaten çok akıcı, yalın ve eğlenceli bir dili var...Zor bir çocukluk geçiren yazarın kısa hayat hikayesi ve kitaplarına buradan göz atabilirsiniz...

Taa yazdan kalma bir tarifle devam edelim...Bu salata'yı birkaç kez yaptım ve tadan herkesin çok beğendiği bir salata oldu, ben mi? Bayıldım...Ben zaten içerisinde sarımsak ve hardal olan sos'la yapılan salatalara bayılırım...:)

Evet mevsim semizotu mevsimi değil ama bulunabiliyor, yok derseniz ki mevsiminde yaparım ben her şeyi, o zaman lütfen not edin bu salatayı ve mutlaka deneyin...Hatta şu anda semizotsuz deneyin, sosunun lezzeti yeter;) Yanılmıyorsam tarif Lezzet Dergisine ait...


Patatesli Semizotu Salatası

Malzemeler

1 demet semizotu
1 kg patates (Haşlamak için 1-2 yemek kaşığı sirke ve 1-2 tatlı kaşığı tuz)
4-5 adet taze soğan
1 adet irice etli kırmızı biber
4 yemek kaşığı mayonez
4 yemek kaşığı yoğurt
2 tatlı kaşığı hardal (Kühne orta acı)
1-2 diş sarımsak
haşhaş
tuz

Hazırlanışı

Patatesleri çatlamasın diye 1-2 tatlı kaşığı tuz sapsarı kalsın diye de 1-2 yemek kaşığı sirke ekleyerek haşlayalım...(Bu eklemelerle ilk kez kaynattım ve gerçekten ne çatladı ne de karardı, çok lezzetli oldu:)) Tavsiye ederim...Haşladıktan sonra soğuk sudan geçirip kabuklarını soyalım. Dilediğimiz büyüklükte keselim...Semizotlarını iyice yıkayıp, elinizle dilediğiniz boyda kopartın. Taze soğan ve arzu ederseniz kırmızı biberleri de kesip, bütün malzemeleri salata kasesine koyalım...Ayrı bir kapta mayonez, yoğurt, hardal ve dövülmüş sarımsağı karıştırıp salatanın üzerine döküp karıştıralım...En üste de haşhaş serpip servis yapalım....

Muhteşem güzelliklerle dopdolu geçen harika bir hafta sonu dilerim...

Sevgilerimle,
Züzü

21 Ocak 2014 Salı

Gecikmiş bir yazı ve teşekkür...:) Hamilelere mini tüyolar ;)

Bugün ki yazı bir hamilelik hikayesi, uzun uzun yaşananları, doktorumu, Handem'i, kısacası bloğuma yazmadığım süreçte neler yaşadığımı paylaşma yazısı bu...Yemek tarifi yok, doğal reçeteler var :)) Şimdiden uzun yazımı okuyacaklara allah kolaylık versin ;)

Netten alıntıdır
Muhteşem bir gün dileyerek uzun zamandır ara vermiş olduğum bloğuma yazmaya başlıyorum... Bu sefer ki tembellik vs değil, bu sefer ki ara vermemin sebebi minik bir mucize, bedenime misafir olan bir minnak:))
9 yaşındaki kuzumun yıllardır süren kardeş isteme ısrarları ve hatta son darbeyi vuran; "Yapamayacaksanız bari evlatlık alın da bir kardeşim olsun" sözü üzerine, rabbimin de vermesiyle bir de baktık ki 2. mucizem yerleşmiş bile bedenime :))
Çok enteresan olan ise kızım'da acemiydim sanırım ama 2. hamileliğimde daha ilk haftadan anladım hamile olduğumu ama yine de kesinleşmeden sevinç nidaları atmadım :)) 3. haftanın sonunda ise ortaya çıkan yoğun mide bulantıları ile önce evde test yaptım, görüntüyü canım doktorumun asistanına yolladım ki gelen cevap "Yuppiiii bildiğin gebesin oldu" :)) "Aaa hamile miyim?" Valla hamilesin sözleriyle hemen hastaneye gidip tahlil yaptırdım 2. ok'de alındıktan 2 hafta sonra kızım, kocam ve ben doktorcuğumda aldık soluğu...Ve kesecik ile tanıştık :)

Kuzum'da hamile olduğumu 8 - 9 haftalıkken öğrenmiştim, ama oğlum'da 3. hafta'da öğrendik bile...Ve gerçekten doğruymuş o kadar farklı ki hamilelik süreçleri inanılmaz. 1. hamileliğim'de sadece 3 defa midem bulandı (kum döküyormuşum) ve ben her gün koşturmacadaydım. Bu hamileliğimde ise 9. haftaya kadar mide bulantısı ve halsizlikten öldüm...Her akşam işten eve geldiğimde önce 1 saat yatıyordum...Tam 9. haftamızı tamamladığımız esnada lekelenmelerim başladı, lekelenmelerden 2 gün sonra da ben ertesi gün gerçekleşecek şirket açılışı için hazırlıklarımı yaparken gece 12'de yoğun kanama nedeniyle hastaneye kaldırıldım...İşte o gece çok korktum hatta öyle çok oldu ki kanamam eşime bebek düştü diye ağlayarak seslendiğimi hatırlıyorum, tek isteğim bir an önce doktorumun yanında olmaktı...Canım doktorum beni hastanede bekliyordu...Her zaman ki soğukkanlı, sakin hali ve sıcacık gülümsemesiyle... Ben ise karmakarışık duygular içerisindeydim... USG'ye bağlanana kadar o kadar kasmışım ki kendimi, doktorumdan başka kimseyi istemedim yanımda ve işte ordaydı miniğim...Kalp atışlarını da duyunca tabii direk saldık kendimizi, salya sümük hüngür hüngür...:))

Üstüne de bir iğne vurulduk ve o geceyi 5 doğumu (normal doğumcudur da kendisi) aynı geceye denk gelen canım doktorum ile beraber hastanede geçirdik...:)  Bir doğuma bir bana koştu doktorum...Hayatımda tanıdığım en mükemmel insanların başında yer alır kendisi..Bilgisine, ilgisine ve yaklaşımına hayran olduğum muhteşem bir insan...Hani deriz ya annemiz için "sırtımda Kâbe'ye taşıyıp geri getirsem hakkını ödeyemem diye" işte doktorum için de hep aynısını derim...Asla ve asla hakkını ödeyemeyeceğim birkaç insandan biridir...Bütün hastalarıyla tek tek ilgilenir, kendinizi onun ellerinde dünyanın özel insanı hissedersiniz...Hele o motivasyonu yok mu? Benim gibi acıya dayanıksız birine bile normal doğum yaptırttıysa zaten daha da fazla üstüne konuşmaya gerek yok... Ha tabii bu kadar söz ettikten sonra doktorum mu kim? Op.Dr. Feriha Uygur...

Bu arada 10 yıl önce ilk doğumumu da kendisi yaptırdı, her zaman sakin, olumlu ve sınırsız bilgi/tecrübe birikimiyle yanımda oldu...Ve benim gibi korkak birine doğal doğum yaptırdı ya :))

Beni bilen bilir, dost, arkadaş, doktor, avukat, taxici, kuaför her ne meslekten olursa olsun her şeyden önce insan olsun isterim...İçten ve dürüst olsun, doğal olsun, açık olsun, karşısındakine mesleğinden önce insan olarak yaklaşsın ve görevini öyle ifa etsin...Menfaatiyle hareket eden insanlardan nefret ederim, sırf menfaati için başkalarına güler yüzlü davranan sahte yüzlerden hiç hoşlanmam... Nerden nereye geldik, kısaca Feriha Hanım gittiğinizde asla pişman olmayacağınız işine aşık, sizi detaylarıyla bilgilendiren, her daim yanınızda muhteşem ötesi bir insan...Olur da Anadolu yakasında doktor arayışınız varsa hiç düşünmeden gideceğiniz ilk adres diyebilirim...

Geçen gün yine bir arkadaşıma önerdim, kendi doktoruyla maalesef 2. doğumunda ciddi sıkıntılar yaşamış, doğumu büyük problemlerle geçmiş ve hatta yanlış teşhis koyulmuş olan bu arkadaşım 2-3 hafta önce beni aradı ve doktorumdan çok memnun olduğumu bildiğini, ona gitmek istediğini söyledi...Sonrasında geçen Cuma gelen telefon ise şu şekildeydi; "Zümrüt ben bugüne kadar nasıl büyük bir hata yapmışım, başka doktora gitmekle...Bir de profesör olacak...Keşke başından beri Feriha Hanım'a gitseydim...Aradan girmem rağmen bana her şeyi tüm detaylarıyla anlattı ve konulan yanlış teşhisi de ortaya çıkarttı...Bayıldım, çoook teşekkür ederim, allah razı olsun senden de ondan da...Başından beri Feriha Hanım'a gelseydim büyük olasılıkla iki evladımı da normal doğumla dünyaya getirecektim, perdeli rahim demişti bir önceki profesör ama göstererek rahmimin perdeli olmadığını şu anki sıkıntı için bir işlem gerekmediğini, bir hafta içinde kendisini belli edeceğini ve her şeyin normale döneceğini söyledi...İnanamadım, bir insan bu kadar mı içten ve rahatlatıcı olur...Haftalardır ne eziyetler çektim, ne kadar moralim bozuktu...Bundan sonra benim doktorum Feriha Hanım, sonsuza dek...Ve sen de onu sakın bırakma...":) Hiç bırakır mıyım...Rabbim ona da ve işini layığıyla yerine getiren, iyi niyetli, güzel yürekli, pırlanta gibi insanlara zeval vermesin inşallah...Kötülere, her şeyi önce insan değil de menfaat üzerine kurulu kişilere de hidayet versin inşallah!

Bütün yazılanlara ister reklam deyin ister başka bir şey benim için önemli olan BANA İYİ GELEN, FAYDASI DOKUNAN HERŞEYİ, HER DURUM VE KİŞİYİ BAŞKALARINA ANLATMAK BAŞKALARIYLA PAYLAŞMAK...Başkaları da faydalanabilsin diye...Bu bağlamda da yazımı farklı değerlendirenlerin ne düşündüğü çok önemli değil...Neticede sözü geçen kişiler zaten bilinen, tanınan, yeri sağlam kişiler reklama hiiiç ihtiyaçları yok, ama sıkıntıda ve arayışta olan arkadaşlarıma belki faydam dokunabilir...Birbirimizle güzellikleri paylaşır hepimizin bu güzelliklerden iyiliklerden faydalanmasını sağlarsak, sırf kendimize saklamazsak, inanın dünya ve hayat daha yaşanası daha keyifli bir hal alır...Sevgi, anlayış ve iyiliklerle her şey çok daha güzel olur olacak ta...;) Evet konumuza devam...

Hastane macerasının ardından önce 1 hafta yatış verildi... Bu arada şunu belirtmeden geçemeyeceğim...Evet önce çok korktum...Ama sonrasında eğer bu bebek bize hayırlıysa sağlıklıysa rabbim muhakkak nasip edecek dedim kendi kendime ve inanılmaz rahatladım...1 hafta yattık önce, ardından kesilmeyince lekelenmeler devam ettik yatışa...Tabii bu arada bebekler gibi bakıldım, öncelikle canım annem, canım kızım ve canım kocacığım sayesinde kalkmam yasaktı zaten...Hele minik kuzum yok mu, gak desem geldi guk desem koştu :)) Yanılmıyorsam 3. haftanın sonunda kalkmamama, hiçbir iş yapmamama rağmen öyle bir kanamam oldu ki gözlerime inanamadım...1. komplikasyon hiçbir şey değildi bu kanamanın yanında...Hemen drumun yanında aldık soluğu tabii, ilk kanama kesenin altında ve mesafeliyken keseye bu sefer ki kesenin hemen üstünde ve kocamandı...3 gün boyunca oluk oluk kanamam devam etti ve çok şükür akabinde bitti her şey... 1,5 aydır da çok şükür ayaktayım:)

Tabii bu arada Progestan ile ahbap olduk, Progestansız bir hayat düşünemez oldum :))
Bu Progestan'ın rahim içi kasılmalarını rahatlatıcı bir özelliği var ama bununla bitmiyor; bi güzelleştiriyor sizi, bir uyku, bir halsizlik ve hatta benim ağzım burnum birbirine dolanıyordu ilk başlarda...Ama bu aşağı yukarı 1 hafta 10 gün kadar sürdü...Akabinde etkisi geçti, geriye kalan muhteşem gaz sancıları oldu :(... Tabii Progestanla beraber yoğun kan kaybından dolayı demir ilaçlarına da başladık ve akabinde de Omega3'e başladık. Biliyorsunuz ki Omega3 kullanımında önemli olan EPA ve DHA değerlerinin yüksek olması. Ben Omega3 lerimi Handeciğim'den alıyorum. Bunun dışında tüm baharat, bitki ve bitkisel ürünlerimi de yine Hande Polat'tan temin ediyorum.

Hande sadece bir aktar değil, o da benim pırlantalarımdan biri...O da aynen Feriha doktorum gibi  işine saygılı harika bir insan...Para daha sonra gelir...Önce size faydalı olsun düşüncesindedir... Kanamam sırasında beni arayıp, sakın çay kahve içme, maydanoz yeme vb bütün bilgilerini paylaşarak beni rahatlatan... Asla siz istemedikçe size bir şey önermeyen, ayrıca ürünlerini benden al demeyen, bilgilerini sınırsızca herkesle karşılık beklemeksizin paylaşan...Ay başka yerden alır korkusu yaşamayan yine muhteşem bir insan...

Neden mi bu kadar detaylı yazdım, daha da detayları var ama bu kadarı kâfi ;) Sebebine gelince her kanama düşükle noktalanacak diye bir kaide yok... Benim kanamam 5. haftamda başladı ve 5 hafta sürdü...O süreçte o derece kanamam oldu ki hiç kilo almadım, çoğunluk bebeğimin düşeceğini sandı ama kendisi annesi gibi hayat dolu çıktı ve sıkı sıkı tutundu hayata :) Ne kadar şükretsem az yaradana...

Diyeceğim o ki, her daim olumlu düşünüp, ama mutlaka yapmanız gerekeni yapıp, almanız gereken tedbirleri alıp gerisini yaradana bıraktığınızda o mutlaka hayra yönlendiriyor her şeyi...Ben özellikle son yıllarda yaşadığım her şeyde bunu gördüm...Ve bu tevekkülle hayatımdaki bütün olumsuzlukları bertaraf etmeyi başardım çok şükür... Ama şurada altını çizmekte yarar görüyorum, tevekkül demek on dönüm bostan yan gel Osman deyip yatıp, hiçbir çaba göstermeden kader deyip allah'a bırakmak değil her şeyi...ASLA değil, bilakis elinizden gelenleri yapıp, gerisini Allah'a bırakmak...Bu bilinci kazanmamda sabırla bana yardımcı olan, beni eğiten de denebilir, güzel yürekli insan, benim canım abim, babam, Cemil abim...Ayrıca yine bu konuda da yatışım esnasında tanıştığım ve sular seller gibi okuyup başucu kitabı yaptığım Uğur Koşar'ın "Allah de ötesini bırak" kitabını konuya ilgi duyanlara şiddetle tavsiye etmek isterim...

Bu yoğun süreçte bana prensesler gibi bakan, elimi sıcak sudan soğuk suya sokmayan başta canım annem, hayatımın eşsiz anlamı her şeyim biricik kızım, bitanem aşkım ruh eşim kocacığım, her gün gelen canım ablam, yeğenlerim, her gün arayan dostlarım, arkadaşlarım ve çok sevdiklerim...Azra bile şaşırdı; "Anne ne çok sevenin varmış" diye, çok şükür çok güzel insanlar, dostlar, pırlantalar biriktirmişim :)...Elbette canım doktorum Op. Dr. Feriha Uygur'a, asistanı ve tüm çalışanlarına her aşamada verdikleri motivasyon, yanımda oldukları, gece bile doktorum mesaj atıp halimi hatırımı sorduğu için, canım aktarım, ama her şeyden önce dostum, kardeşim sevgili Hande Polat'a verdiği bitkisel destekler ve ilgisi için...Aradığımda kendi gelemese bile mutlaka bana araç yönlendiren ve gelen kişiyi aman ağır git, tümseklere dikkat, sakın sarsma diyerek tembihleyen Taxici arkadaşıma...Şehir dışında yaşayıp Istanbul'a adım atar atmaz soluğu bende alan Tuti'me, sürekli arayan Mehtap'ıma, Semra'ma, Şükran'ıma, canım iş arkadaşlarıma, whatsappla günde birkaç kere yoklayıp tavan yaptıran sözleriyle beni çok mutlu eden Simoşum, taaa Katar'dan sürekli arayan, mail atan Ümmiciğime, Almanyalardan arayan Tülischime, hastane işlerimi halletmek için seferber olan canım kardeşim Umutcuğuma ... Ve daha adını sayamadığım tüm pırlantalarıma, doatlarıma...Kısacası 5 hafta boyunca her daim gerek telefonla, gerek bizzat gelerek yanımda olan tüm dostlarıma tüm kalbimle çok çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız, iyi ki yanımdasınız, iyi ki yolumuz bir şekilde bir yerlerde kesişmiş te biraraya gelmişiz...(Elif, Sevgül, Ahmet, Deroş,Mıstık ve daha niceleri)... Not: adını yazamadıklarım sakın ha küsmesin kızmasın hepiniz cansınız can...

Unutmadan kanamam esnasında benim de dikkat ettiğim hususları sıralayayım hemen, belki sizlere de faydam olur...

Elbette en önemlisi OLUMLU DÜŞÜNÜN ve İŞLEYİŞE GÜVENİN...Sizi rahatlatacak her ne varsa yapın, ister bol bol dua edin, ister meditasyon yapın, her ne olursa olsun kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapmaya çalışın...Her şeyin en kötüsünü düşünmek için harcadığımız enerjiyi tedbirlerimizi aldıktan sonra olumlu güzellikleri düşünmek için harcayalım...

Sanmayın ki bu süreçte hep pozitif hep huzurlu hep rahattım, daima up'tım...Iıhh böyle bir şey mümkün olmuyor maalesef ama düştüğümü gördüğüm anda mümkün olduğunca motive etmeye çalıştım kendimi...

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, migren ağrılarım da çok oldu bu süreçte; tüm hamilelere tavsiyem eğer migren ağrınız var ise; Antik Mineral Magnezyum Yağı (Bütün ağrılara çok iyi geliyor) ve Çin yağı şiddetle önerilir...Ben sayelerinde kolaylıkla ilaçsız atlatıyorum... Tabii ki sırf migrene iyi gelmiyor bu magnezyum yağı, bel, kas, karın ağrılarına, boyun tutulmalarına kısacası her tür ağrıya mükemmel sonuç veriyor...

Elbette Hande'den almak zorunda değilsiniz ürünlerinizi, ben ordan alıyorum çünkü güveniyorum... Siz güvendiğiniz kendi aktarınızdan alabilirsiniz...Yoksa da böyle bir aktarınız, kargoyla Hande her yere gönderiyor...;)
 
 
 
Bu arada kanamalı hamilelere benden öneri çay ve kahve kesinlikle içmeyin, hiç olmazsa kanamanız olduğu esnada, çünkü doktorumun ve Handemin dediğine göre her ikisi de tutunmayı engelliyormuş...Duş sürenizi kısa tutun, ayakta ve ılık duş alın...

Ve progestanın hediye ettiği gazdan kurtulmak için Handem'in önerisiyle aşağıdaki çay'ı içtim ben doktorumun da onayını alarak;
1 çay kaşığı rezene, 1 çay kaşığı tane kimyon, 1 tutam papatyaya kaynar su ekleyip 7 dak beklettim ve afiyetle içtim...İnanılmaz iyi geldi, halen de içiyorum...AMA DEDİĞİM GİBİ HER NE YAPARSANIZ YAPIN DOKTORUNUZUN ONAYINI ALIN!!!

Nezleye karşı korunmak için ise ben Handemin önerisi ve doktorumun onayıyla her gün 1 silme tatlı kaşığı toz zencefil, 1 tatlı kaşığı hakiki bal, 1/2 limonun suyunu sıkarak karıştırıyorum. Üzerine de sıcak su döküp günde 1 kere içiyorum...

Ayrıca bebeğimiz büyüdükçe göbüşümüz de büyüyor ya hani, çatlaklardan korunmak için yine Handemin önerisiyle; Kakao yağı, fındık yağı ve badem yağını karıştırdık her gün 1 kere karnımıza sürüyoruz :) Böylece çatlak ve kaşıntılara karşı korunmuş oluyoruz...

Ama her şeyden önce ne yapıyoruz doktorumuza danışıyoruz, soruyoruz, ne kullanacaksak öyle kullanıyoruz... :)

Maydanoz yemeyin, adaçayı içmeyin...Bitkisel takviyelerin hepsi hamilelere faydalı olmayabiliyor, bu nedenle iyice araştırın, konunun uzmanlarına sorun ona göre tüketin tüketecekseniz...

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, buradan hamileliğinde sıkıntı olan hamilelere, tüm hastalara şifa diliyorum...Kimin her ne sıkıntısı var ise rabbim tez zamanda gidersin...

Bu arada artık 22 haftalığız...:)

Aaa tabii ki minik kuşumu da sizinle tanıştırayım; işte oğlum...Lütfeen maaşallahınızı eksik etmeyin :)  Kanama bitiminde çekilen bu foto'da : "Haftalardır tutunmaya çalışmaktan yoruldum...Şimdi ense vakti...Sağ elimi böyle kafamın altına koyup, yan gelip yatma vakti...İşinize gelirse..." diyor oğlum :))


Bu da geçen haftaki pozumuz ;) Yine elimiz ensemizde ve ekrana dönüp bir güldü ki hepimiz koptuk :)) Maaşallah süphanallah...Rabbim her isteyene nasip etsin, hayırlı evlat olsunlar inşallah...


Hepinize muhteşem güzelliklerle dolu bir hafta sonu diliyorum...

Sevgi, mutluluk ve ışıkla kalın...
Züzü

İyi et, iyi gelecek




Et alışverişinde en önemli faktör güven. İçimiz rahat et yiyebilmemiz için, etin sağlıklı, güvenilir, iyi et olduğundan emin olmalıyız.

Migros da bunun önemini bilen bir marka olarak, eti en güvenli şekilde bizlere sunmak için büyük yatırımlar yapmış. Türkiye’nin en büyük et üretim tesisini açmış, burada yüzlerce kişilik uzman kadrosu sağlıklı, kaliteli, güvenilir eti bizlerle buluşturmak için çalışıyor.

Malum, sağlıklı ve lezzetli et yemeklerinin sırrı iyi ette. Bakın Migros’tan aldığınız et size gelene kadar hangi aşamalardan geçiyor?


Bu güveni sunamayan yerlerden alınan et çeşitli hastalıklara sebep oluyor. Siz de et alırken gerekli denetimlerden geçip geçmediğini, uzmanlar tarafından kontrol edilip edilmediğine dikkat edin çünkü iyi et demek iyi gelecek demek.

Ette güveni buldunuz peki ya lezzet? Onun için de leziz et yemek tariflerinin yer aldığı www.Migrostv.com u muhakkak ziyaret edin. Kilis kebaptan, fırında kuzu kol tarifine zengin et yemek tarifleri MigrosTV’de.

https://www.facebook.com/MigrosTurkiye
https://twitter.com/Migros_Turkiye

Bir boomads advertorial içeriğidir.